aralık 1998 sayı:3

Ana Sayfa + Kapsama AlanıKünye

KUNDUZ

 

tek,-ki (I) s. 1. Eşi olmayan, biricik: O bu memlekette tektir. Tepedeki tek ağaç. 2. Yalnız, sadece: Bunun için tek bir yol var. 3. mat. iki ile bölünemeyen (sayı): üç, beş ... tek sayılardır. 4. is. ikisi bir takım meydana getirenlerden her biri: Araba atlarının bir teki hastalanmış. 5. e. önüne getirildiği cümleye ısrarlı istek fikri katar: Tek yesin de, ne isterse yesin. Tek çalışsın da, isterse arada yaramazlık da etsin. 6. Tek kelimesi, atmak fiiline nesne olarak kullanıldığı vakit “bir kadeh içki” anlamına gelir: iki tek attı mı, başı döner ! § - başına kendi kendine, yalnız başına. - bir 1) (olumlu cümlelerde) yalnız bir: Tek bir kişi var; 2) (olumsuz) hiçbir: Tek bir kişi yok. 1) eksik hazırlıkla bir işe kalkışmak; 2) beceriksizce alay etmeye kalkışmak.- tük seyrek, az.

tek (Tr. Bilgibilim) Çifti oluşturan iki şeyden biri... Tek (Osmanlıca Vahit, Fransızca Impair) deyimi, antikçağ felsefesinde Pitagoras, Parmenides, Platon, Aristoteles ve Plotinos taraflarından kullanılmıştır. Ama deyimi ünlendiren Biricik ve mülkü adlı yapıtıyla Alman idealisti Max Stirner (1806-1856)’dir.

tekil insan (Tr. Varoluşculuk) İnsanın tekbaşınalığını dilegetirmek için varoluşcuların kullandığı bir kavram... Varoluşculara göre insan, bir tekil insan’dır, ahlakının kaynağı da onun bu bireyselliğidir. Böylelikle varoluşculuk, insanı soyutlar ve onu toplumsal ilişkilerinin dışında bırakır.

Tek insan kayboluyor. Kitle içinde sıradan bir insan oluyor. Tek kişinin kişisel sorumluluğu gittikçe herhangi bir parti, bir ortaklık, bir dernek, herhangi bir kollektif düzen içinde ortadan kalkıyor. Modern insan bir devlet hastanesinin doğum kliniğinde dünyaya geliyor, oradan yuvaya, yuvadan okula, sonra da ya bir fabrika ya bir büroya geçiyor. Modern insan artık kendi yaşamını sürdürmüyor, ölümü bile kendinin değil çoğu kez.” (B.Akarsu)

“İnsanın kendini yitirdikten sonra, bütün dünyayı ele geçirmesi neye yarar?(Varoluş felsefesinin sorusunu kendinize de sorabilirsiniz.)

tekilleştirmek (Os. Teferrüd, Fr. Singulariser) Sanatsal yaratma sürecinde nesnel gerçeği yansıtma yöntemi... Tekilleştirme  (Os. Ferdileştirme, Fr. Singularisation), her sanatta kullanılan başlıca yöntemlerden biridir ve nesnelerin özgül yanlarını belirtme işlemidir.

tekçilik ve çokçuluk, felsefede, gerçekliğin temeli olarak biri yalnızca tek bir ilkeyi, öbürü birden fazla ilkeyi kabul eden öğretiler.
William James  “tek” ve “çok” sorununun felsefenin en önemli sorununu oluşturduğunu, bu soruna verilen yanıtın öbür sorunlara olan yaklaşımı büyük ölçüde etkilediğini ileri sürdü.

bir (Os. Vahit, Vahdani) Tek olan... Felsefede terim olarak bir’i ilkin antikçağ Yunan düşünürü Anaksimandros kullanmıştır. Ona göre bir, Apeiron’dur ve bu bir’den sıcak-soğuk, kuru-yaş gibi birçok zıtlıklar çıkmıştır. Daha sonra Parmenides, varlığı bir’le tanımlamıştır. Ona göre varlık, sürekli ve değişmez bir bütündür. Varlıkla varlık arasında bir bölünme ya da kesinti olamaz. Varlık bir’dir, çünkü ikinci ya da üçüncü varlıklar ancak onun devamı ve bundan ötürü de kendisi olabilirler. Yeniplatoncu Plotinos’a göre bir, iyilik’tir ve bütün çoklukların kaynağıdır. Sayı olarak bir, Pitagorascılığın en önemli sayısıdır. Bir, ne tek ne çifttir, hem tek hem çifttir, ilk varlıktır ve her şey ondan çıkmıştır.

birey (Os. Fert, Şahıs; Fr. Indivudu, İng. Individuo) Kendiliğini yok etmeden parçalanamayan... Mantık dilinde birey, tek varlığı gösteren terimdir. Bu varlık, somut bir bütündür ve kendiliği yokedilmeden parçalanamaz. Örneğin insan bir birey’dir, çünkü insanın parçaları insan değildirler.

bireysel (Os. Şahsi, Ferdi; İng. Indivudual) Bireye özgü... Genel, tümel, evrensel, türsel ve toplumsal deyimleri karşılığında kullanılır.

kişi is. 1. Başına bir sayı getirilerek miktarı gösterilen insanı anlatır: Sizi iki kişi aradı. Bu yemek üç kişiye yetmez. 2. (Eskiden) İnsan: Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz. Er kişi. Hatun kişi. 3. (Tiyatroda) Oyunda yer alan kimse. § - oğlu iyi soydan olan kimse.

kişilik is. 1. Bir kimsenin kendine göre bir ayrılığı olması hali, şahsiyet. 2. İnsanlara yakışacak hal ve hareket, insaniyet. 3. s. ... kişiye yetecek miktarda: İki kişilik yer. Bir kişilik yemek.

kişi (Os. Şahıs, Zat; Fr. Personne, Al. Person, İt. Persona) İnsan... Felsefe dilinde kişilikli olan anlamında kullanılır. Tarihsel Çin düşüncesini özetleyen çağdaş Çin’li düşünür Li Yutang şöyle der: “Felsefe kişiyle başlar, kişiyle biter. Çünkü kişi yaşamın son olgusudur. Kişi, kendi içinde bir bitiştir, bir sondur. Çin’de imparatordan halk adamına kadar her şeyin temeli, kişisel yaşamın eğitilmesidir. Kişi her zaman, devletten daha çok önemsenmiştir”.

kişilik (Os. Şahsiyet, Enniyet, Hüviyet; Fr. Personnalité, İng. Personality) Kişiyi bütün öteki kişilerden ayıran ruhsal ve bilinçsel özelliklerin tümü... Ruh bilimci Ribot “kişilik, her türlü eğilimleri ve duygularıyla birlikte beden yapısı ve bellek olmak üzere iki temel etmenin ürünüdür” der. Bu anlamda da kişilik, insanın davranışlarının tümüdür. Mizaç ve karakter’le yakından ilgilidir. Soyaçekimsel öğeler taşıdığı gibi çevresel etkileri de kapsar. Gelişmeyle değişen yanları olduğu gibi belli bir oranda süreklilik taşıyan yanları da vardır.
İvan Pavlov, beyin kabuğunda oluşan uyarılma ve ketleme süreçlerine göre mizacı güçlülük, dengelilik, hareketlilik çizgisi içinde dört tipe ayırır: 1) Güçlü, dengeli, hareketli-canlı tip, 2) güçlü, dengeli hareketsiz-sakin, yavaş tip, 3) güçlü, dengesiz-engelsiz tip, 4) zayıf tip

kişilik dışı (Os. Gayri şahsi, İng. İmpersonal) Nesnel... Kişisel ve bireysel olmayanı dilegetirir, buysa nesnel anlamını verir. Claude Bernard bu anlamda “bilim ne kadar ilerlerse o kadar kişilik dışı olur” der.

kişilik dışı bölge (Os. Mıntıkai gayrı şahsiyet, İng. the Id) Bilinçsiz bölge... Freud terimidir.

kişiliksiz (Os. Şahsiyetsiz, Fr. Sans personnalité) kişiliği olmayan... Bireysel açıdan başka kişilerden ayıran özellikleri bulunmayan anlamını dile getirir.

kişilik yitimi (Os. Ziyai şahsiyet) Kişilik yitirme hastalığı... Binet, Pierre Janet, Morton Prince vb. kişilik değişmesi ya da çift kişilik olaylarını saptamışlardır.
Kişilik bozuklukları, psikolojide, süreklilik gösteren uyumsuz, esneklikten uzak ya da toplum dışı davranışlarla belirlenen bozuklukların genel adı. Bedensel sağlıktan ya da zekadan bağımsız olarak gelişen bu bozukluklar, kişinin toplumsal yaşamını, ilişkilerini ve yaratıcılığını etkiler.
Kişinin, küçük bir baskı karşısında her zaman dayanma gücünü yitirmesi ve yargılarının çoğunlukla güvenilmez olması da kişilik bozuklukları arasında sayılır. Böyle kişiler düşmanca duygularını denetleyemez, ilişkilerinde kararsız ve kaypaktır...

gün güne kavuşur/
örümcek ağları üzerinde gezinti başlar/
tekler vurulur/
her şey bir kaba doldurulur/
dere sesleri ayrışır/
anlamlar açılır/
siperler aşılır, ince sınırlar yıkılır ve
7 Ağustos 1995 (H62)

 

·       Türkçe Sözlük; T.D.K., 1959
·       O. Hançerlioğlu; Felsefe Ansiklopedisi Remzi Ktb., 1993
·       AnaBritannica, 1993
·       B.Akarsu; Çağdaş Felsefe, M.E.B., 1979
·       H. Avni Öztopçu; H62 günlüğü, (Beyaz Çizgi) Çiftehavuzlar
7 Ağustos 1995