erken
UYARI
|
Ana
Sayfa + Genel
Ana sayfa + ders
Belgeliği
|
haberler
|
Türkiye doğal afetlerin tehdidi altında
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın raporuna göre,
Türkiye, başta deprem olmak üzere birçok doğal afetin
tehdidi altında bulunuyor.
Deprem Şurası'ndan çıkan
karar doğrultusunda, Afet işleri Genel Müdürlüğü bünyesinde
kurulan Afet Yönetimi Stratejik Planı Komisyonu konuya
ilişkin rapor hazırladı.
Komisyonun hazırladığı değerlendirmede, 1950'li yıllarda
ülke nüfusunun yüzde 27'sinin kentlerde yaşadığı, bu oranın
2000'li yıllarda yüzde 78'e yükseldiği belirtildi.
Göçün, planlamadan yoksun olması nedeniyle 'afete duyarsız,
sosyal gelişime engelli çarpık kentleşme' yarattığı ifade
edilen raporda, ''plansız kentleşmelerin yanında ülkemizin
tarıma en elverişli ovaları sanayi alanları ve yerleşme
alanları olarak adeta işgal edilmiş, ekolojik denge
bozularak, doğa olayları birer afete dönüştürülmüştür''
denildi.
Kentleşme sürecinde, mühendislik hizmetlerinden de yeterince
faydalanılmadığına dikkati çeken raporda, mevcut yapıların
yüzde 65'inin 'riskli yapı' grubuna girdiği ifade edildi.
Deprem en büyük tehdit
Raporda, Türkiye'nin önündeki afetlerin en başında depremin
geldiği belirtildi. Türkiye'de 'afet' denilince ilk akla
gelen 'deprem' neredeyse ülkenin tamamını etkiliyor.
Rapora göre:
Türkiye'deki doğal
afetlerin yüzde 61'ini deprem, yüzde 15'ini heyelan, yüzde
14'ünü sel, yüzde 5'ini kaya düşmesi, yüzde 4'ünü yangın,
yüzde 1'ini çığ oluşturuyor.
20'nci yüzyılın başından
bu yana meydana gelen doğal afetlerde yaklaşık 100 bin insan
hayatını kaybetti, 175 bin kişi yaralandı. Yaklaşık 650 bin
konut da yıkıldı veya ağır hasar gördü.
Batı Anadolu'nun büyük bir
kısmı, Karadeniz Bölgesi'nin orta ve batı kısımlarının
çoğunluğu, Doğu Anadolu Bölgesi'nin orta kesimleri ve İç
Anadolu Bölgesi'nin merkezi birinci derece deprem bölgesinde
yer alıyor.
Yalnız Karaman ile çevresinde yer alan çok küçük bir
alan, beşinci derece deprem bölgesinde kalıyor.
Oransal olarak
değerlendirildiğinde ülke topraklarının yüzde 42'si birinci
derece, yüzde 24'ü ikinci derece, yüzde 18'si üçüncü derece,
yüzde 12'si dördüncü derece ve yüzde 4'ü beşinci derece
deprem bölgesinde bulunuyor.
Buna bağlı olarak
nüfusun yüzde 44'ü birinci derece, yüzde 26'sı ikinci
derece, yüzde 15'i üçüncü derece, yüzde 13'ü dördüncü
derece, yüzde 2'si beşinci derece deprem bölgesinde yaşıyor.
Ekonomi de deprem tehdit altında
Rapora göre, ekonomi çarkını çeviren ana faktörler de deprem
riskiyle karşı karşıya. Endüstri alanlarının yarısı birinci
derece deprem bölgesi üzerinde bulunuyor.
Ülkenin su ve enerji kaynağını oluşturan barajların da yine
yaklaşık yarısı birinci derece deprem bölgesi üzerinde
bulunuyor.
Raporda, konuya ilişkin istatistiklere işaret edilerek,
Türkiye'de bir yıl içinde 7 şiddetinde depremin meydana
gelme olasılığının yüzde 63 olduğu vurgulandı.
Rapora göre, 1900-2003 yılları arasındaki deprem bilançosu
incelendiğinde hasar yaratan 182 depremde, 495 bin konutun
yıkıldığı, 99 bin 389 insanın yaşamını yitirdiği görülüyor.
Depremlerin bu süreçte neden olduğu mali kayıp ise yaklaşık
19 milyar dolar. Bu verilere göre, depremler nedeniyle
ortalama her yıl 965 insan ölüyor, 4 bin 800 konut
yıkılıyor.
Heyelan tehdidi ikinci sırada
Rapora göre, depremlerden sonra doğal afetler olarak ikinci
sırayı heyelan alıyor. Heyelanlar, yüzde 15'lik bir oranla
can ve mal kaybına neden oluyor.
Doğal faktörlerin yanında genellikle göçle oluşan hızlı
nüfus artışı ve bu nüfusun planı bulunmayan dik eğimli
alanlarda yaptıkları kaçak yapılara yerleşmesi heyelana yol
açıyor.
1958-2000 dönemi içinde 4 bin 150 yerleşim, heyelan
afetinden etkilendi. Bu heyelanlar sonucunda 197 kişi öldü,
63 bin konut güvenli alanlara taşındı.
Heyelan en fazla, Karadeniz Bölgesi, Doğu Anadolu
Bölgesi'nin güneybatısı ve orta kesimleri, Akdeniz
Bölgesi'nin doğusunda görülüyor.
Türkiye'de doğal bitki örtüsünün tahribatı, çarpık
şehirleşme, sel ve dere yataklarındaki yapılaşma yüzünden
sel ve taşkın olaylarına da sıkça rastlanıyor.
İklimlerle ilgili değişimler de sellerin nedenleri arasında
yer alıyor. Yıllık yağış ortalamasındaki düşüşe rağmen yağış
rejimindeki sapmalar, zaman zaman aşırı yağışlara ve bunun
sonucunda sel felaketlerine yol açıyor.
Afetlerin yıllık maliyeti 539 trilyon
Son 20 yıldaki doğal afetler nedeniyle kullanılan ortalama
'yıllık afet tertibi hesabı', doğal afetlerin ülke
ekonomisine etkisini ortaya koyuyor.
Bu zaman dilimine, 1999 depreminin de girmiş olması
nedeniyle fatura daha da kabarıyor ve kullanılan kaynak
ortalama yıllık 539 trilyon TL'yi buluyor.
25.12.2005 Cnn Türk
|
Erzincan-Erzurum
arası depreme gebe
Prof.Türkelli,
Üzümlü'den Karlıova'ya uzanan bölgede iki kırılmamış
nokta olduğunu söyledi
Türkelli, yaptıkları
son araştırmalarda Erzincan ile Erzurum arasında deprem
açısında riskli bir bölgenin varlığını söyledi.
"Bu bölge Erzincan'ın Üzümlü kazasından Karlıova'ya
doğru uzanıyor. KAF'ın bir kolu. Burada kırılmamış
bir iki yer var. Kırılmamış fayın uzunluğu yaklaşık
50-60 kilometre. Yüzeyde izleri görülmeyen bir
fay" diyen Türkelli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu fayların uçlarında aktivite var. Yıkıcı
depremlere yol açabilecek potansiyele sahip. Bir başka
risk de Doğu Anadolu Fay Zonu üzerinde. Malatya'dan Elazığ'a
doğru giden bir bölge var. Bir de Bingöl ile Karlıova
arasında risk görülüyor."
Milliyet, 29 Ocak
2003 çarşamba
|
|